700 TL ÜZERİ ALIŞVERİŞLERİNİZDE KARGO ÜCRETSİZ

Erik Yetiştiriciliğinde Karşılaşılan Hastalıklar ve Kimyasal Mücadeleleri

Erik Yetiştiriciliğinde Karşılaşılan Hastalıklar ve Kimyasal Mücadeleleri
Eriklerde Cep Virüsü
Hastalık Tanımı :
Primer enfeksiyonlar çiçek döneminde ve miselyumun yumurtalığa dışardan penetrasyonu ile olmaktadır. Olgunlaşan askosporlar sürgünler üzerinde çimlenerek dokuyu penetre ederler. Dallarda ve kabuk parankimasında yaz ve kışı geçirirler. İlkbaharda meyveleri hastalandırırlar. Fungusun miselleri meyveyi sararak meyve içine doğru yayılır. Meyveler üzerinde sarımtırak gri toz şeklinde askus yatakları ve bunların üzerinde askuslar oluşur. Akusların her birinde 8 adet yuvarlak ve renksiz askospor bulunur. İlkbaharda havaların serin ve yağışlı olması hastalık için uygun koşullardır. Sıcak ve kurak yıllarda hastalık görülmez.
Yaşayış
:
Hastalığa yakalanmış meyvelerin şekli ve rengi bozulur, deforme olurlar. Normal büyüklüklerinde değildirler. Uzun, yassı veya normalden çok daha büyüktürler. İçlerinde çekirdek bulunmaz, meyve eti gevrek yapılıdır ve renkleri bozuktur. Renk önceleri sarımsı, zamanla grimsi ve kahverengi olur ve esmerleşerek kurur ve dökülürler. Hastalığa yakalanmış meyvelerin pazar değeri kalmadığı için hastalık önemlidir. Yurdumuzda özellikle Can eriği ve Papaz eriği yetiştirilen bölgelerde görülmektedir.
Kültürel Önlemler
:
Ağaç üzerinde kalan ve yere dökülen hasta meyveler toplanıp yok edilmeli ve kuruyan sürgünler budanarak yakılmalıdır.
Kimyasal Mücadele
:
İlaçlama, ağacın dal, sürgün, tomurcuk ve yapraklarını kaplayacak şekilde özellikle rüzgarsız sakin havalarda yapılmalıdır.
İlaçlama Zamanı
:
1. İlaçlama: Tomurcuklar kabardığı dönemde,
2. İlaçlama: Çiçek taç yapraklarının % 80 döküldüğü dönemde yapılmalıdır

İlaç Detayları :
Etken MaddeFormülasyonMiktar
Bakır oksiklorid %50WP800 g
Bakır oksit %50WP800 g
Bordo bulamacıSIVI1000 g + 2000 g
Captan %50WP300 g
Thiram (TMTD) %80WP/WG300 g

Erik Cücelik Virüsü
Latincesi :
Prune dwarf Harvirus (PDV)Hastalık Tanımı :
Erik cücelik virüsü (PDV), Bromoviridae familyasına bağlı Harvirus cinsine dahildir. PDV, izometrikten (19-26 nm) basiliforma (70 nm'ye kadar uzunluk) kadar değişen yapıdaki parti küllerden oluşmaktadır. Linear tek sarmal ve çok parçalı (RNA1-RNA4) genom içermektedir.

Virüs, tohumla ve polenle taşınmaktadır. Tohum ve polenle yayılma özellikle kiraz, mahlep ve vişnede yaygındır. Erikte virüsün polen veya tohumla taşınmasına dair bir bilgi bulunmamaktadır.Yaşayış :
PDV, Pnmus cinsine bağlı sert çekirdekli meyve grubunu enfekte etmektedir. Prunus türlerinin yetiştirildiği ılıman iklimlerde bulunmaktadır.

Bitkideki belirtileri çoğunlukla ilkbahar aylarında kendini gösterir ancak bir sonraki yıl bu belirtiler gizlenebilmektedir.

Erik yapraklarında şekil bozuklukları görülür. Ağaçta genel bir bodurlaşma dikkati çeker. İtalyan eriği ve diğer bazı erik çeşitlerinde, ağacın sadece bir kısmında iplik şeklini almış "potin bağı" adı verilen görünüm belirir. Yüksek sıcaklık­larda belirtiler maskelenmektedir.

Şeftalide de, erikteki belirtilere rastlanmaktadır. Bununla birlikte, boğum aralarında kısalma, ilkbaharda dikkat çekici olup, yapraklar koyu yeşil renkte ve sağlıklı ağaçlara kıyasla daha dik ve yukarı doğru bir gelişme gösterir.

klorotik halkalı leke, şekil bozuklukları ve bazen de nekrotik çizgiler olarak gözlenebilmektedir.

Vişne yapraklarında sararma ve siğil oluşumu haziran ayında gözlenebilmektedir. Meyve gözleri seyrek yapraklı sürgünler şeklinde geliştiğinden verimde yarıya ve daha fazlasına kadar azalma görülür. Ayrıca bulaşık ağaçlardaki bazı meyveler normal büyüklükte olmalarına rağmen şeker içeriklerinde artışa rastlanır.

Bu virüs tüm dünyada kiraz ve vişne yetiştiriciliğinde önemli ekonomik kayıplara neden olur. Avrupa'da kirazlarda %35 oranında verim kaybına neden olduğu bilinmektedir. Erik cücelik virüsü diğer virüslerle (Prunus nekrotik halkalı leke virüsü-PNRSV, Ahududu halkalı leke virüsünün-RpRSV) birlikte bulunduğunda, oluşturduğu belirtiler (enasyon, şekil bozuklukları) ve ekonomik kayıp çok daha fazla artmakta hatta ağacın ölümüne neden olmaktadır (Şekil 47).

Bu virüsün farklı izolatları, konukçusuna bağlı olarak farklı belirtiler göster­mektedir.

Ülkemizde sert çekirdekli meyve türlerinde ve gülde sınırlı olarak saptanmıştır
Kültürel Önlemler
:
Bu virüsün kontrolüne yönelik doğrudan bir yöntem bulunmamakla birlikte, hastalıktan ari üretim materyali kullanımına özen gösterilmelidir.
Kimyasal Mücadele
:
Bu virüsün kontrolüne yönelik doğrudan bir yöntem bulunmamakla birlikte, hastalıktan ari üretim materyali kullanımına özen gösterilmelidir.
İlaçlama Zamanı
:
Bu virüsün kontrolüne yönelik doğrudan bir yöntem bulunmamakla birlikte, hastalıktan ari üretim materyali kullanımına özen gösterilmelidir.
Erik İç Kurdu
Erik İç Kurdu  (Cydia Funebrana)Erik iç kurdu, özellikle Ege, Marmara, Karadeniz, Orta ve Güney Anadolu bölgelerinde yaygın olarak erik, kayısı, akdiken ve kiraz ağaçlarında zarar yapmaktadır.

Erik iç kurdu, özellikle Ege, Marmara, Karadeniz, Orta ve Güney Anadolu bölgelerinde yaygın olarak erik, kayısı, akdiken ve kiraz ağaçlarında zarar yapmaktadır. Zararlı larvası meyveye sap dibinden yanlardan ve iki meyvenin birbirine değdiği yerden meyveye girer. Mayısın ilk haftasından itibaren kelebekler çıkarak meyveye zarar vermeye Haziran ayının sonuna kadar devam ederler. Mekanik mücadele olarak kurtlu meyveler toplanarak toprakta açılan derin çukurlara gömülmelidirler. Kimyasal mücadelede etkili maddesi Phosalone, Azinphos Methyl veya Carbaryl olan ilaçlardan 100 lt suya 200 g kullanılır.


Erik Testereli Arısı
Erik Testereli Arısı (Hoplocampa flava L.)Erik testereli arısı larvası meyveyi bezelye veya fındık büyüklüğünde olduğu çağla döneminde delerek, meyvenin dökülmesine yol açar.

Erik testereli arısı larvası meyveyi bezelye veya fındık büyüklüğünde olduğu çağla döneminde delerek, meyvenin dökülmesine yol açar. Meyvenin çekirdek evini yer. Orta Anadolu, Ege ve Marmara bölgelerinde bazı iller, Güney Doğu Anadolu bölgesinde Hatay, Diyarbakır ve Gaziantep, Karadeniz bölgesinde Amasya, Samsun ve Tokat, Doğu Anadolu bölgesinde Elazığ ve Malatya illerinde zarar yapar. Kültürel mücadele için testereli arı görülen bahçelerde kışın toprak işlemesi yapmak suretiyle zarar azaltılabilir. Kimyasal mücadelede tam çiçeklenme döneminde veya çiçek taç yaprakları dökülürken Parathion Methyl, Endosülfan, Phosalone veya Azinphos-Methyl gibi etkili madde içeren ilaçlardan birinden 200 ml si 100 ml suda çözdürülerek kullanılı


Kök Kanseri Hastalığı
Hastalık Tanımı :
Kök kanseri hastalığını yapan bakteri 0.4-0.8x1.0-3.0 mikron boyutlarında, Gram-negatif olup aside dayanıklı değildir. Optimum gelişme sıcaklığı 25-30 °C, minimum O °C ve maksimum gelişme sıcaklığı ise 37 °C'dir. Bakterinin termal ölüm noktası 50-52 °C'dir. Etmen, toprakta uzun süre yaşayabilmekte ve işlenen topraklarda da virülensini koruyabilmektedir. Alkali topraklarda, hafif asit karakterde olanlara oranla daha çok yayıldığı saptanmıştır.

Bakteri bir yara parazitidir. Bitkiye köklerden böceklerin, nematodların ve mekanik işlemler sonucu açılan yaralardan kolayca girerek ur (tümör) oluşturmaktadır.
Yaşayış :
Hastalık meyve ağaçları ile, bazı orman ve park ağaçlarının kök boğazlarında görülür. Asmada çubuklarda ve daha doğrusu kollarda meydana gelen bu hastalık, pancarda yumrularda oluşmaktadır. Hastalığın yerleşim yeri ağaçların kök boğazı olmakla beraber ender olarak kök ve toprak üstü aksamlarında da görülür. İnce ve derin köklerde hastalık hemen hemen görülmez. Kökler kalınlaştıkça ve kök boğazına yaklaştıkça hastalığın bulunma oranı artar. Bakterinin bulunduğu yerdeki parankima hücrelerinin aşırı çoğalmaları sonucu başlayan hastalığın ilk belirtisi küçücük urdur. Oluşan urların yüzeyi düzgün ve yumuşaktır. Ancak ur büyüdükçe dış yüzeyi kurur, esmerleşir ve pürüzlü bir görünüm alır. Ur irileştiği zaman yan kökleri yok eder. Yaşlı urlar parçalanarak dökülür ve toprağa karışırlar. Ölü olduklarından içlerinde bakteri yoktur. Asmada ise belirti, köklerde değil, gövde, kol ve çubuklarda görülür. Asmanın gövde, kol ve çubuklarında yaranın oluşumuna göre meydana gelen urlar farklı görünüm arz ederler. Don çatlakları boyunca oluşan bu kanser yaraları halk arasında ""sıraca"" yada ""uyuz"" adını alır.

Fidanlıklarda ise, köklü asma çubuklarının kök boğazında ve köklerinde (fındık ve ceviz büyüklüğünde) tümörler görülür. Tümörler başlangıçta krem renkli olup sonra esmerleşir ve yüzeyleri çatlar , hastalığa şiddetli yakalanan fidanlar iyi gelişemezler. Genç ağaçlar enfeksiyondan çok etkilenirler ve kısa sürede kururlar. Yaşlı ağaçlar ise az ve kalitesiz meyve verirler. Hastalık, bulaşık fidan ve topraklarla yayılmaktadır.
Kültürel Önlemler :
Fidanlık veya meyve bahçesi plantasyonu kurulurken ağır ve nemli topraklardan kaçınılmalı, eğer tesis kurulmuşsa drenaj kanalları açılmalıdır.
Toprağa fazla çiftlik gübresi vermek yerine kompoze gübre verilmelidir.
Aşıda anaç kalem uyumuna dikkat edilmeli, yara yerinden bakteri girişini engellemek için aşı yerleri aşı macunu ile kapatılmalıdır.
Toprak altı zararlıları ile mücadele edilmelidir.
Kanserli fidanlar yok edilmelidir.
Fidanlık kurarken önce fidanlık toprağının bu bakteriyle bulaşık olup olmadığını kontrol etmek gerekir. Bunun için ilkbaharda iyi işlenmiş toprağa 1-2 yaşında kökleri traş edilmiş ve temiz şeftali çöğürleri 1-3 m aralıklarla dikilir. Sonbaharda çöğürler sökülerek köklerde ur olup olmadığı kontrol edilir. Çöğürler bulaşık çıkarsa, bu toprakta fidancılık yapılmamalıdır.
Bahçedeki kanserli ağaçlar sökülmeli çukur çevresine 40 cm. derinlik ve 20 cm. genişliğinde tecrit çukuru açılarak içerisi sönmemiş kireçle doldurulmalıdır.
Kimyasal Mücadele
:
Meyve ağaçlarındaki kök kanserine karşı, yazın birer hafta ara ile iki operasyonla tümörler bıçakla iyice temizlenerek yara yerine % 5 oranında göztaşı eriyiği ve kuruduktan sonra da nebati katran fırça ile sürülür. Yarısı açılmış kök ve kök boğazı tekrar toprakla kapatılır.

Bağlardaki kök kanserine karşı budama işlerinde kullanılacak aletler (% 3 Lizol veya % 10 sodyum hypoklorit) bir dezenfektana batırılmalıdır. Hasattan sonra gövde ve dallardaki tümörler bıçakla iyice temizlendikten sonra % 5 oranında göztaşı eriyiği ve kuruduktan sonra da nebati katran sürülür.İlaçlama Zamanı :
Meyve ağaçlarında ve bağlarda kök kanserine karşı ilaçlı mücadele, yazın, Ağustos ve Eylül aylarında yapılır.

İlaç Detayları :
Etken MaddeFormülasyonMiktar
Bakır sülfat %99,5KR5 kg

Kök Çürüklüğü Hastalığı
Hastalık Tanımı :
Hastalık etmeni şapkalı bir fungustur. Şapkalarını sonbaharın ilk yağmurlarından sonra oluşturur. Hasta ağaçların kütüklerinde oluşan Sarımsı kahverengi olan ve aşağıya doğru siyahlaşan şapkalar 5 - 15 cm çapındadır. Bu şapkalar misellerden oluşan rizomorfların ucunda meydana gelir. Rizomorflar kalın, silindir şeklinde koyu renkli misel uzantılarıdır. Uç kısımları renksiz ve akışkan madde ile çevrili olan rizomorfların dışı koyu, içi beyazdır. Şapkanın altında bulunan lamellerde olgunlaşan basidiosporlar 8-9 x 5-6 mikron boyutundadırlar. Fungus hem toprakta, hem de odun dokusunda yaşar; ölü ağaçlarda ve toprakta kalan kök parçalarında uzun süre yaşamını sürdürür. Nemli yerlerde iyi gelişme olanağı bulur.Yaşayış :
Orman ve meyve ağaçlarının köklerinde çürüklük yaparak ağaçların ölümüne neden olur. Hastalığa yakalanan ağaçlarda sürgün oluşumu azalır, yapraklar sararır ve dökülür, sürgün ve dallar ölmeye ve kurumaya başlar, nihayet ağaçlar tamamen kururlar. Bu belirtilerin oluşumu ve ağaçların ölümü 4 yıllık süreyi gerektirir, ancak şiddetli enfeksiyon koşullarında bu süre 1-2 yıldır. Hastalığa yakalanmış ağaçların kökleri incelendiğinde ikinci köklerden başlayarak kök boğazına kadar kabuk dokusu ile odun dokusu arasında beyaz fungal tabakanın oluştuğu görülür. Hastalığın başlangıcında odun dokusu açık kahverengidir, daha sonra sarımtırak veya beyaz süngerimsi dokuya dönüşür.

Ağaçların yaşamlarının kısalmasına, ağacın verim yaşında ölümüne neden olduğu için ekonomik açıdan önemlidir. Toprağı iyi seçilmemiş, bahçe kuruluşu ve kültürel işlemleri tekniğine uygun yapılmamış bahçelerde etmen kolay gelişebilmektedir. Bu fungusun entansif tarım yapılan bahçelerdeki ağaçları çok az hastalandırdığı bilinmektedir.
Kültürel Önlemler
:
Kuruyan ağaçlar bahçeden sökülerek imha edilmeli ve yerlerinde kireç söndürülmelidir.
Hastalık bahçenin belli kesimlerinde ise rizomorfların sağlam ağaçlara ulaşmaması için hasta olanlar 60 cm derinlik ve 30 cm genişlikteki hendekler ile izole edilmelidir.
Çevre bahçelerde hastalığın bulunduğu durumlarda sel sularının getireceği hastalıklı parçaların girişini önlemek için bahçenin çevresine 60-70 cm derinlikte hendekler açılmalıdır.
Ağaçlar sağlam ve sağlıklı yetiştirilmeli, bunun için tekniğin gerektirdiği önlemler alınmalıdır.
Orman ağaçlarının kesimiyle elde edilen boş araziye hemen meyve bahçesi tesis edilmemeli, toprak 2-3 yıl boş bırakılmalıdır.
Sonbaharın ilk yağmurlarından sonra oluşan fungusun şapkaları ve oluştukları yerdeki kök parçalan imha edilmelidir.
Ağaçlar derin dikilmemeli. aşırı sulanmamalı ve köklerin yaralanmamasına dikkat edilmelidir
Kimyasal Mücadele
:
Ağaçların kök ve kök boğazları ilaçlı suyla iyice sulanmalıdır.
İlaçlama Zamanı
:
İlaçlamalara hastalık görüldüğünde başlanır.

Bakteriyel Kanser ve Zamklanma
Hastalık Tanımı :
Hastalık etmeni şapkalı bir fungustur. Şapkalarını sonbaharın ilk yağmurlarından sonra oluşturur. Hasta ağaçların kütüklerinde oluşan Sarımsı kahverengi olan ve aşağıya doğru siyahlaşan şapkalar 5 - 15 cm çapındadır. Bu şapkalar misellerden oluşan rizomorfların ucunda meydana gelir. Rizomorflar kalın, silindir şeklinde koyu renkli misel uzantılarıdır. Uç kısımları renksiz ve akışkan madde ile çevrili olan rizomorfların dışı koyu, içi beyazdır. Şapkanın altında bulunan lamellerde olgunlaşan basidiosporlar 8-9 x 5-6 mikron boyutundadırlar. Fungus hem toprakta, hem de odun dokusunda yaşar; ölü ağaçlarda ve toprakta kalan kök parçalarında uzun süre yaşamını sürdürür. Nemli yerlerde iyi gelişme olanağı bulur.
Yaşayış
:
Orman ve meyve ağaçlarının köklerinde çürüklük yaparak ağaçların ölümüne neden olur. Hastalığa yakalanan ağaçlarda sürgün oluşumu azalır, yapraklar sararır ve dökülür, sürgün ve dallar ölmeye ve kurumaya başlar, nihayet ağaçlar tamamen kururlar. Bu belirtilerin oluşumu ve ağaçların ölümü 4 yıllık süreyi gerektirir, ancak şiddetli enfeksiyon koşullarında bu süre 1-2 yıldır. Hastalığa yakalanmış ağaçların kökleri incelendiğinde ikinci köklerden başlayarak kök boğazına kadar kabuk dokusu ile odun dokusu arasında beyaz fungal tabakanın oluştuğu görülür. Hastalığın başlangıcında odun dokusu açık kahverengidir, daha sonra sarımtırak veya beyaz süngerimsi dokuya dönüşür.

Ağaçların yaşamlarının kısalmasına, ağacın verim yaşında ölümüne neden olduğu için ekonomik açıdan önemlidir. Toprağı iyi seçilmemiş, bahçe kuruluşu ve kültürel işlemleri tekniğine uygun yapılmamış bahçelerde etmen kolay gelişebilmektedir. Bu fungusun entansif tarım yapılan bahçelerdeki ağaçları çok az hastalandırdığı bilinmektedir.
Kültürel Önlemler
:
Kuruyan ağaçlar bahçeden sökülerek imha edilmeli ve yerlerinde kireç söndürülmelidir.
Hastalık bahçenin belli kesimlerinde ise rizomorfların sağlam ağaçlara ulaşmaması için hasta olanlar 60 cm derinlik ve 30 cm genişlikteki hendekler ile izole edilmelidir.
Çevre bahçelerde hastalığın bulunduğu durumlarda sel sularının getireceği hastalıklı parçaların girişini önlemek için bahçenin çevresine 60-70 cm derinlikte hendekler açılmalıdır.
Ağaçlar sağlam ve sağlıklı yetiştirilmeli, bunun için tekniğin gerektirdiği önlemler alınmalıdır.
Orman ağaçlarının kesimiyle elde edilen boş araziye hemen meyve bahçesi tesis edilmemeli, toprak 2-3 yıl boş bırakılmalıdır.
Sonbaharın ilk yağmurlarından sonra oluşan fungusun şapkaları ve oluştukları yerdeki kök parçalan imha edilmelidir.
Ağaçlar derin dikilmemeli. aşırı sulanmamalı ve köklerin yaralanmamasına dikkat edilmelidir
Kimyasal Mücadele
:
Ağaçların kök ve kök boğazları ilaçlı suyla iyice sulanmalıdır.
İlaçlama Zamanı
:
İlaçlamalara hastalık görüldüğünde başlanır.

Monilya Hastalığı

Hastalık Tanımı :
Etmenin miselyumları bölmeli, renksizdir; kalınlıkları ve hücre büyüklükleri hifin yaşına göre değişir. Genellikle genç miselyumlar ince. yaşlı olanlar ise kalındır.

Miseller üzerinde rozet şeklinde mikrokonidioforlar ve bunların üzerinde küre şeklinde renksiz mikro konidiler oluşur. Konidiumlar genellikle limon şeklinde, bir ucu sivri, diğer ucu yuvarlakça olup miseller üzerinde zincir şeklinde oluşur ve olgunlaştıktan sonra dağılırlar.

Hastalıklı her organ üzerinde doğada konidiler oluşur. Hasta dallar üzerinde sonbahar ve ilkbahar başlangıcında püstüller halindeki konidi yığınları çıplak gözle görülebilir. Başlangıçta açık renkli olan püstüller olgunlaştıkça griye dönüşür. Püstüller üzerindeki konidiler yağmur damlaları ve sarsıntıyla çevreye yayılırlar. Spor kitlelerini ilkbaharda yağışlarla birlikte hasta çiçek ve meyvelerde görmek olasıdır.

Apotesyum fungusun eşeysel üremesini sağlayan organıdır ve toprakta kalan mumya meyvelerde ilkbaharda oluşur. Apotesyum içinde bulunan askuslar dar, silindir şeklinde ve tepesi biraz şişkin olup içlerinde sekizer Het tek hücreli renksiz oval askosporlar bulunur.

Fungus kışı hastalıklı meyveler ve dallar üzerinde misel halinde geçirir. Hastalanmış dal ve meyveler üzerinde ilkbaharda konidiler meydana gelerek açmış olan çiçekleri enfekte eder.
Yaşayış
:
Hastalık konukçusunun çiçek, çiçek sapı, meyve ve sürgünlerinde belirti oluşturur. Hastalığa yakalanmış çiçeklerin petal yapraklan, dişicik borusu ve erkek organları kahverengileşir ve bu renk değişimi daha sonra tüm çiçeğe yayılır. Nemli havalarda enfekte olmuş kısımlar üzerinde etmenin konidi kitleleri görülür. Hasta çiçekler dal üzerinde kurur ve mumyalaşır.

Meyve enfeksiyonları genellikle meyve olgunlaşmasına yakın dönemde meydana gelir. İlk belirti meyve kabuğunda oluşan kahverengi bir veya birkaç lekedir. Lekelerin etraflarında açık kahverengi bir halka bulunur. Çürüklük meyve etinin içine doğru gelişir, ancak leke çukurlaşmaz. Bu lekeler üzerinde 1-3 gün sonra konidium yastıkları oluşur ve konidiumlar olgunlaşınca uçarlar. Konidium kümeleri yarım küre şeklinde olup yeşilimsi-gri renklidir. Meyve üzerindeki misel kütlesi zamanla meyveyi buruşturur ve tamamen kurutur. Kuruyan meyveler mumyalaşır ve dalda asılı kalırlar. Yurdumuzda kayısılardaki meyve enfeksiyonları önemli değildir.

Çiçek sapından enfekte olan sürgünler esmerleşir, ince sürgünler tamamen kurur, kalınlarında ise kanser yaraları oluşur. Kanser yaraları kapanmaz, ortası çökük, elips şeklinde yada uzun yarıklar şeklinde kendini gösterir. Kanser yaralarının altındaki parankima dokusu erir ve kahverengine döner. Kuruyan kısımlardaki tomurcuk, çiçek, meyve ve yapraklar da ölürler ve dala asılı halde kalırlar. Yağmurlu ve nemli havalarda yara etrafında zamklanma görülür.

Hastalık kiraz ve vişnede Marmara Bölgesinde özellikle Kocaeli çevresinde zarar yapmakta, epidemi yıllarında zarar % 80-90 olabilmektedir. Genel olarak hastalık yurdumuzun hemen her bölgesinde görülmektedir.
Kültürel Önlemler
:
Hastalığın görüldüğü bahçelerde ağaçlar üzerindeki tüm kuru dallar budanıp yakılmalı, mumyalaşarak ağaç üzerinde kalmış ve yere düşmüş meyveler toplanarak imha edilmelidir.
Kimyasal Mücadele
:
Ağacın tümü ilaçla kaplanacak şekilde ilaçlama yapılmalıdır.
İlaçlama Zamanı :
1. İlaçlama : Çiçeklenme başlangıcında ( % 5 - 10 çiçekte )
2. İlaçlama :Tam çiçeklenmede ( % 90-100 çiçekte )

Nekrotik Halkalı Lekeli Virüs Hastalığı
Latincesi :
Prunus necrotic ringspot ilarvirus (PNRSV)
Hastalık Tanımı
:
Virüs 23, 25 ve 27 nm çapında izometrik tek sarmal RNA yapısında partiküllere sahiptir. Her bir partikülün nükleik asit oram %16, protein oranı ise %84'tür. Prunus necrotic ringspot ilarvirus*\x kalem, aşı gözü, tohum ve polen ile taşınır. Tohumla taşınma oranı, Prunus pennsyivanicarda %80'nin üzerinde, Mahlep e %53, Kuş kirazı %15'tir. Şeftali tohumları ile düşük oranda taşındığı saptanmıştır. Virüs mekanik olarak da taşınır. Ancak bitkilerin birbirleri ile temasıyla taşınmaz.
Yaşayış
:
Virüsün belirtileri bazı konukçularda süreklidir. Bazı konukçularında ise latent olarak kalır.

Kirazlarda, İlkbaharda ağaçta sürgün başladıktan hemen sonra, yapraklarda açık ve koyu yeşil beneklenme, nekrotik çizgi ve halkalar şeklinde lekeler görülür. Bu lekeler genellikle şekilsiz olup nadiren yuvarlaktır. Zamanla lekeler dökülünce yaprak delik deşik bir görünüm alır. Ayrıca yaprak şekli bozulur. Belirtiler çeşide göre değişebilir

Vişnelerde ise; enfeksiyonun ilk yılında, hastalığa yakalanan ağaçlar çiçek açmaz, kapalı tomurcuk halinde kalarak kahverengileşir ve kurur. Açan çiçeklerde ise taç yapraklar ve dişi organ oluşmaz. Yaprak tomurcuklan geç ve zor teşekkül eder. Yapraklar normale göre daha küçük, şekilleri bozuk, kenarları yukarıya doğru kıvrık olur. Aynı zamanda, yapraklarda açık yeşil halkalı lekeler, çizgiler ve kahverengi nekrotik lekeler oluşabilir. Bu lekeler daha sonra dökülür ve yaprak delik deşik bir görünüm kazanır. Enfeksiyonun ikinci yılında, çiçek ve yaprak oluşumu normale döner. Yaşlı yapraklarda nekrotik ve halkalı lekeler görülmez­ken, genç yapraklarda hafif san mozaik benzeri lekeler görülür. İkinci yıl gelişen sürgünlerin yapraklarında enasyonlar oluşabilir. Şiddetli enfeksiyonlarda çıplak sürgün oluşumu görülür. Bunu, ağaçlarda gelişme geriliği ve ölüm takip eder.

Şeftali yapraklarında ise kahverengi çizgi ve halkalara yol açar. Virüs %50'ye kadar verim düşüklüğüne ve fidanlıklarda da %60'a kadar anaç ka­lem uyuşmazlığına sebep olmaktadır.

Ülkemizde sert çekirdekli meyve yetiştirilen bölgelerde sınırlı olarak görül­mektedir.
Kültürel Önlemler
:
- Yeni kurulan fidanlık ve bahçelerin eski bahçelerden uzakta, virüsten ari fidanlarla kurulması gereklidir.

- Fidanlıklar her vejetasyon döneminde kontrol edilerek, hastalık belirtileri gösteren fidanların hemen sökülüp yok edilmesi hastalığın yayılma oranını azaltır.

- Sertiflkasyon programı dahilinde elde edilen sağlıklı üretim materyali ve fidan kullanılmalıdır.

Sitospora Kanseri
Hastalık Tanımı :
Kayısı ağaçlarında Sitospora kanserine neden olan tür Leucostoma ciııcta (Pers and Fr.) Höhn. olup, eşeysiz formu Cytospora cincta Sacc.'dır.

Etmen bir yara parazitidir. Fungus primer enfeksiyondan yaklaşık 4-5 hafta sonra enfeksiyon noktası etrafındaki ölü dokuda piknitlerini oluşturmaya başlar. Pİknitler konik yapıda 1-2 mm boyundadır. Bunlar olgunlaşmca üst epi-dermİsi yırtar ve özellikle yağıştan sonraki nemli havalarda kırmızı-turuncu renkte iplikçikler şeklinde konidiospor kitlesi çıkar. Konidiospor küçük 1-2x6-7um büyüklüğünde, şeffaf, bölmesiz ve hafif kıvrıktır. Konidiospor çıkışı bütün yıl devam etmekle birlikte daha çok ilkbahar ve sonbaharda olmaktadır.

Piknitlerin olgunlaşmasından 1-2 yıl sonra piknidial stromanın yerini peritesyal stroma alır. Üstten bakıldığında 1-2x4-5 mm boyutunda, yuvarlak veya oval çıkın­tılar dikkati çeker. Peritesyal stromanın kesiti incelendiğinde ortadaki piknidial açıklığın etrafında dizili 350-750 um boyunda siyah renkli peritesyumlar görülür. Askuslar lobut şeklinde 8 sporlu ve 3-15x45-70 um boyutundadır. Askosporlar 3-7x12-30 um büyüklüğünde olup şeffaf, bölmesiz ve hafif kıvrıktır. Hastalık etmeni hastalıklı dal ve kanserlerde spor veya miselyum olarak bütün yıl bulunabilir.
Yaşayış
:
Hastalık belirtileri gövde, ana dal ve yan dallarda kanser, daha ince dallarda ise kuruma ve geriye doğru ölüm şeklinde ortaya çıkar. Enfekteli kısımda kabuk kahverengileşir çöker, konukçu bitki yara etrafında kallus dokusu oluşturur. Bu arada zamk akıntısı görülür, kanser görünümü ortaya çıkar. İlkbahardaki bulaşmalar sonucunda daha kısa fakat daha çökük kanserler oluşur ve bunların birçoğu aynı vejetasyon döneminde iyileşerek kapanabilir. Ancak sonbahar ve kışın oluşanlar, yavaş fakat daha fazla yayılarak dalların kurumasına neden olur. Hastalık ilkbahar ve yaz aylarında, dalın veya gövdenin çevresini tamamen sararsa, enfeksiyon noktasının üstünde kalan kısım aniden solar ve kurur. Kanserli kısım uzunlamasına kesilirse iletim demetlerinde aşağıya ve yukarıya doğru kahverengi bantlar görülür. Ayrıca hastalıklı kısımla sağlıklı doku arasında kırmızımsı kahverengi bir hat dikkati çeker.

Hastalık etmeni ilkbahar ve sonbaharda yapılan budama yaraları, kış donları sırasında oluşan kabuk çatlakları ve sonbaharda dökülen yaprak izleri ve meyve saplarında oluşan yaralardan giriş yapar. Kuru dallarda oluşan konidiospor yağmur, böcek, budama aletleri ile dağılarak yeni enfeksiyonlara neden olur.

Enfeksiyonlar, çok sayıda meyve veren daim kurumasına neden olduğundan önemli ürün kayıplarına yol açar.

Bu hastalık ülkemizde yaygın olarak bulunmaktadır
Kültürel Önlemler
:
-- Kayısı gibi verim budaması gerektirmeyen sert çekirdekli meyve türlerinde yapılacak dal kesimleri ve dal almalar, hasattan sonra yaz aylarında yapılmalıdır.

- Hastalıklı dallar sağlıklı dokuyu da içerecek şekilde kesilmeli ve imha edilmelidir. Kesilen yüzeyler ise ardıç katranı ile kapatılmalıdır.

- Budama aletleri, hasta kısımlar budandıktan sonra %10'luk sodyum hipoklorit solüsyonuna batırılmalı ve daha sonra sağlıklı ağaçların budama işlemine geçilmelidir.

- Kanserler yaz aylarında sağlam dokuya kadar temizlenmelidir.

- Diğer hastalık ve zararlılarla mücadele yapılmalıdır.

- Toprak işleme ve hasat sırasında ağaçlar yaralan ma malıdır.

- Bahçenin tesis edildiği alan iyi drenajlı olmalı, bahçeye gerektiği kadar azotlu gübre verilmemelidir.

- Sezon sonu sulamadan kaçınılmalıdır.
Kimyasal Mücadele :
Bu hastalığa karşı etkili bir kimyasal mücadele yöntemi yoktur.
İlaçlama Zamanı
:
Bu hastalığa karşı etkili bir kimyasal mücadele yöntemi yoktur.
IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.